top of page

YOL.III: Doğa'ya, An’ın Kalbine Yolculuk

  • Yazarın fotoğrafı: Sibel Okan
    Sibel Okan
  • 6 Haz 2024
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 23 Kas 2024

ree

Doğa dinginleştirir. Doğa sakinleştirir. Doğa uyum içinde bir evrendir.


Doğa dinler. Doğa söyler. Doğa anlar.


Doğa sever. Doğa şefkatiyle sarmalar. Doğa paylaşır.


Doğa cesaretlendirir. Doğa güvendir.


Doğa akışın ta kendisidir. Doğa esnektir. Doğa anlık ihtiyaca göre şekillenir.


Doğa An’ın ta kendisidir.

 

YOL’un üçüncü rotası An’ın kalbine, Doğa’nın kalbine. An’da yaşamın en iyi öğrenebileceği yer ne bir kişi, ne bir okul, ne bir guru; doğanın kendisi. Doğa, an’da yaşama dair bütün sırları içinde barındırıyor.

 

Doğa dinginleştiriyor: Rüzgarsız, ılık bir akşamüstünde alemi seyreylerken.


Doğa sakinleştiriyor: Yavaş yürüyen kaplumbağanın adımlarında.


Doğa uyum içinde bir evren:

Esen rüzgarıyla, olanı olması gereken yere taşıyan

Arıların, çiçeklerin polenlerini taşıyıp çeşitliliğe katkısıyla

Bir yanda çalışan karınca, bir yanda dinlenen Ağustos böceğinin zıtlıklarında birbirini dengelemesiyle

Suyun akış yönünü şekillendiren taşların, tam olması gereken yerde oluşlarıyla

Karnı aç kuşun tam önüne düşen yemişiyle

Bulutların yağmuru, ihtiyaç olan bölgeye taşıyışıyla

Ağaçların, kökleriyle yağmur suyunu içine çekip göğe uzanışlarıyla.


Doğa dinliyor: Ne anlatırsan anlat, yargılamadan, seni suçlamadan, sana müdahele etmeden, sen istemediğin sürece haddini aşıp tavsiye vermeden. Sadece dinliyor. Tam da ihtiyacın olduğu gibi.


Doğa söylüyor: Ağacın yapraklarıyla, kuşların cıvıltısıyla, arıların vızıltısıyla, bir senfoni orkestrası edasında.


Doğa anlıyor: Kaçığ sığındığında, derdini paylaştığında, niyetini fısıldadığında.


Doğa seviyor: Olduğun halinle, olduğu haliyle. Senden karşılık beklemeden, cömertçe.


Doğa şefkatiyle sarmalıyor: Doğa, adı üstünde Doğa Ana. Ana kucağı gibi sarıp sarmalar, şefkatiyle yumuşatır kalbini.


Doğa paylaşıyor: Elindekinin hiçbirini saklamaz kendine. Neyi varsa paylaşır. Paylaştıkça artar bolluğu bereketi.


Doğa cesaretlendiriyor: Karanlığı seni cesaretlendirmek için. Karanlığında yakar yıldızlarını, ateş böceklerini; ışık olur kalbine. Korkunu dönüştürür sevgiye.


Doğa güvendir: Toprağıyla, ayaklarının altından seni destekler. Ağacının gölgesinde dinlenmene alan açar. Suyunun sesiyle dinginleştirir. Yeryüzünün desteğiyle, gökyüzünün örtüsüyle, dingin melodisiyle güvende olma hissini besler.


Doğa akışın ta kendisidir: Sürekli bir döngüdedir. Gündüz geceyi, dinginlik fırtınayı, gökkuşağı yağmuru takip eder. Her hareketin içinde durağan olan, her durağanın içindeyse bir hareket vardır. Bazen hızlı, bazen yavaş; ama mutlaka bir akıştadır.


Doğa esnektir: Söğüt ağacının çabasız kollarıyla, rüzgarda kırılmadan kıvrılışıyla, kendini kalıba sokmadan değişmeye kabul verişiyle.


Doğa anlık ihtiyaca göre şekillenir: O an’daki koşullara uygun şekilde, an’da adaptasyon yeteneğiyle, içgüdüleriyle kendini duruma adapte eder. Reddetmez, inkar etmez, şikayet etmez; olanı olduğu gibi kabul edip, mevcut durumdaki ihtiyaca göre şekillenir.


Doğa An’ın ta kendisidir: Geçmişe takılıp kalmaz; o anda ne yaşıyorsa yaşar, sonrasında akışına devam eder. Ağaç neden yaprağımı döktüm, neden bu başıma geldi diye yakınmaz mesela. Bilir döngünün böyle olduğunu ve o anda ihtiyacı olan dinlenmeyi sunar kendine. Bir sonraki bahara kadar...


Gelecek için endişelenmez; o anda ne yaşıyorsa yaşar, andaki olasılıkları değerlendirir ve geleceğin an'da inşa edildiğinin idrakinde akışına sevam eder. Tomurcuk ne zaman çiçek olacağım diye endişelenmez mesela. Beslenmeye, büyümeye devam eder. Bilir döngünün böyle olduğunu ve o anda ihtiyacı olan güçlenmeyi sunar kendine. Ta ki cesaretini toplayana kadar...

 


YOL’un bu parkuru Doğa’nın, An’ın kalbine. Bazen istediğini uzakta ararsın, kendini ondan noksan sanarsın. Halbuki tam içindesindir. İçinde olduğunu göremezsin sadece. Elindekinin değerini bilmezsin.

 

Doğada dingin bir yaşam sürmek adına döndüğüm bu topraklarda, eski alışkanlıklarımla kalmışım. Kendimi eski sınırlarımla kapatmışım. Yeni çevrede, eski düzeni sürdürmeye çalışmışım. Arafta kalmışım.

 

Artık iki dünya arasında sıkışmışlığın sonuna geldik. Artık yeniyi, tümüyle, seçme vakti! Yanı başımda olan doğanın kalbine yerleşme vakti. An’da yaşamı, An’da yaşayarak bedenleştirme vakti.

 

YOL III;


kendimin ve kendimle “Bir” olan yanı başımdakinin,


kendimin ve elimdekinin değerini bilmenin,


kendimi ve yanı başımdakini hakkıyla yaşamanın,


kendimi ve olanı olduğu gibi ifade edişin


YOL’u.


Sibel Okan

Yorumlar


Yeni Blog Yazıları ve İçeriklerden Haberdar Olmak İçin

Bültene Abone Ol

Aramıza hoş geldin! Gelen emailden

aboneliğini onaylamayı unutma.

© 2024 Sibel Okan. Tüm hakları saklıdır.

Sibel Okan

Instagram hesabı:

  • Instagram
bottom of page